GÜCÜMÜZ KALMADI!
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Sakarya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar, en düşük memur maaşının 22 bin TL olması ile bir açıklama yayımladı. Kaçar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak ülke genelinde yine insanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz. Güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı. Çünkü TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor. Çünkü maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç kimsenin, iktidarın kendisinin dahi inanmadığı TÜİK rakamlarına göre artırılıyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1 puan gösteriyor.
HANGİSİ DAHA İNANDIRICI
Bunun son örneğini bugün yaşadık. TÜİK bugün Haziranda enflasyonun aylık yüzde 3,92 yıllık yüzde 38,21 olduğunu açıkladı. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyonun ise yüzde 19,77olduğunu açıkladı. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon Haziranda aylık yüzde 8,54 altı aylık yüzde 50,53 yıllık yüzde 108,58 artmıştır. Hem TÜİK’in hem de ENAG’ın rakamları ortada. Buradan başta ücretli kesimler olmak üzere hayat pahalılığını, zam yağmurunu her gün iliklerine kadar yaşayan tüm vatandaşlara soruyoruz. Bunlardan hangisi sizin enflasyonunuz? Hangisi daha inandırıcı?
RAKAMLAR ORTADA
İşte bunun için Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor. Rakamlar ortada. Bizi enflasyona daha nasıl ezdireceksiniz? Yandaş konfederasyon yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Yetmezmiş gibi TÜİK rakamlarına göre bile her altı ayda enflasyon farkı oluştuğu halde “tarihi başarı”, “bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık” gibi nutuklar atılmasından usandık.
ASGARİ ÜCRETLİLER ÜLKESİ
Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. On yıl önce asgari ücretin 2,5 katı olan en düşük kamu emekçisi maaşı haziran itibari ile 8.506 TL olan asgari ücretin 1,2 katına indi. Yine on yıl önce asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı asgari ücretin 1,5 katına indi. İktidarın seçimlerden önce verdiği “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” sözünün üzerinden 55 gün geçti. Ama 55 gün önce önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor. Türk lirası sadece son 55 günde dolar karşısında %25 değer kaybetti. 55 gün önce bir dolar 19,5 TL iken bugün 26 TL’nin üzerine çıktı. 55 gün önce vaad edilen 22 bin TL ile bin 128 dolar alınıyordu. Bugün ise 846 dolar alınabiliyor. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı alabiliyoruz.
YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNDE
Tek çözüm insanca yaşamaya yetecek ücret mücadelesini yükseltmekten geçiyor. Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Bu rakam her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir. Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir."