Önce had bildirmek nedir onu açıklayalım…
Haddini bildirmenin anlamı: “Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek” demektir…
Haddini bilmekse: “Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek” demektir...
Şimdi hem haddinin bilmeyeceksin ama…
Başkasına had bildirmeye başlayacaksın…
İşte orada duracaksın…
Neden yazıma bu sözlerle giriş yaptım?
Onu da açıklayayım…
TBMM Genel Kurulu’nda, yeni vergi düzenlemelerini de içeren “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” görüşüldü…
Söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, hükümeti eleştirdi…
Sayın Tanal’ın bu konuşmasının ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Özlem Zengin, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 öncesinde yazar kasaların atıldığını, susuzluğun, yoklukların, yasakların olduğunu söyledi…
Sayın Zengin, konuşmasının devamında “17 yıldır da sizin kazanmanıza imkan vermeyen senaryoları burada sıraladınız. Dış politika diyorsunuz ya; Bülent Ecevit değil miydi Clinton’un karşısında el pençe duran? Geldiğimiz seviyeye baktığımızda bunları söylerken biraz haya etmek lazım” dedi…
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ise Sayın Zengin’in eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’e yönelik sözlerini kınadığını dile getirdi.
Ve Sayın Özkoç, konuşmasının devamında; “Bu kadar yakışıksız, seviyesiz bir grup başkanvekilinin konuşması gerçekten utanç vericidir. Sayın Ecevit’in nezaketini bilenler biliyor. Bu ithamlarda bulunanların haddini bilerek konuşması gerekiyor. Bu ülkede şehitler için toplanan paranın üzerine oturan bir anlayışın hâlâ kendisini övüyor olmasından hicap duyuyoruz” ifadelerini kullandı...
Sayın Özkoç’un konuşması üzerine yeniden söz isteyen AK Parti Grup başkan vekili Sayın Özlem Zengin, Sayın Özkoç’a sözlerini iade ettiğini belirterek, şunları söyledi; “Ciddiyim, ne yaptığımı biliyorum. Burada konuşulanlar tarihe not düşülmektedir. Eğer siyasetin içerisinde milletvekili olarak, grup başkanvekili olarak, başbakan olarak, cumhurbaşkanı olarak varsanız, hayatta hesap verdiğiniz kadar öldükten sonra da onun içerisindesinizdir. Rahmetli İnönü’den de bahsediyoruz ve iyi yaptığı işlere ‘iyi yaptı’ diyebiliyoruz. İnsanlar vefatından sonra tabu haline gelmiyor. Bu nedenle de hiç kimseden nasıl konuşacağım konusunda nasihat alacak değilim. Bu üslubu da reddediyorum” dedi…
Sayın Engin Özkoç’un tekrar söz alarak, “Bülent Ecevit’le ilgili konuşmak sizin haddiniz değildir” sözleri üzerine Sayın Zengin, ayağa kalkarak tepki gösterdi.
Bunun üzerine Sayın Özkoç, TBMM Başkanvekili Celal Adan’a “Lütfen bu hanımefendiye haddini bildirin Sayın Başkan” çağrısında bulununca, CHP ve AK Parti milletvekilleri arasında gerginlik yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine TBMM Başkanvekili Celal Adan birleşime ara verdi...
Daha sonra, herkesin bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Sayın Özkoç, “Az önce kendi içimizde bir tartışma yaşadık. Birbirimize kullandığımız sözler açısından ben onu kıracak, incitecek bir şey söylediysem özür dilerim” dedi…
Son söz…
Sayın Özkoç, önce had bilmek gerek…
Konuşurken şirazeden çıkıyorsun…
Sakarya’nın milletvekilisiniz, ayrıca CHP Grup Başkan vekilisiniz…
Bundan 20 sene önce de aynı çatı altında başörtülü bir milletvekiline “bu kadına haddini bildiriniz” diyen DSP lideri eski başbakan (o zaman başbakandı) Bülent Ecevit’e de yakışmadı, size de…
Gerçi özür dilediniz…
Fakat…
Her seferinde özür dileyecek sözler de söylememek gerek…
Zira özür dileseniz de inandırıcılığınız kalmıyor…
Açıkçası…
Bu söylemler ne size ve ne de partinize fayda sağlamaz…
Sağlıcakla kalın…