Ne ala dünya.
Önce Paris saldırısını değerlendirelim. Batıda yaşanan her olay o ülkenin 11 Eylül’ü oluyor. Ve ardından her türlü güvenlik tedbiri mubah oluyor. O ülkede yaşayan yabancılar hemen takibe alınıyor. Akabinde de radikal gruplarla bağlantısı olduğu iddia edilenler için hayat kabus oluyor. Ya mahkeme süreci ya da sınır dışı ediliyorlar. Buraya kadar yaşananları anlamak zor olmakla birlikte anladığımızı kabul edelim…
Asıl sorun daha sonraki süreçte başlıyor…
Bu ülkeler kendi ürettikleri düşmanın bulunduğu ülkeye saldırma hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Yemen, Libya, Irak, Suriye son dönemde yaşananlar…
Dünya küçük bir köy oldu. Emperyalist ülkeler her türlü zenginliği kendi ülkelerine taşıdıkları ardından da o ülkelere demokrasi, özgürlük ve barış adı altında sadece dillerini finans sistemlerini ve silahlarını denedikleri bir sistem oluştur. İşte tam bu noktada Paris saldırısı geldi..
Dünyanın her yerinde bomba patlayabilirdi. İnsanlar ölebilirdi. Enerji ve yer altı kaynaklarına zarar verilmemek şartı ile herkesin ölmesi ve her şeyin yok edilmesi mübahtı! Ama Paris’te bomba patlayamazdı ve patlamamalıydı. Patlarsa ne olurdu? Suriye’de herkes her şeyi vurabilir bomba atabilirdi. Ve bunun kararını da BM aldı. Her şey kanuni!
Paris’te ölenlerin acısını tüm dünya yüreğinde hissetti mi? Çoğunlukla hissetti. Peki Suriye’de ölenlerin acısı ne olacak? Her bombalamada onlarca kişi ölecek. 4 yıldır da ölüyor zaten. Bu bombalar o kadar akıllı mı ki kim terörist kim değil bunu teşhis edip ona göre mi patlayacak. Ve çocukları öldürmeyeni var mı bu bombaların? Zira tüm dünya kabul eder ki çocuk çocuktur. Milliyeti önemli değil. Yoksa önemli mi? Mesela bu çocuklar büyüyüp kendilerine bomba atanlardan intikam almak isteyebilirler tasavvuruna dayanarak bu çocukların belki 20 yıl sonraki masum insanları öldürme olasılığı üzerine onları da katletmek (BM kararı ile bombalamak) hukuken geçerli bir tasarruf olarak mı addedilecektir?
BM kendisini oluşturan fikrin bittiğinin ilanını yapmıştır…
Dünyanın yeni bir düzene ihtiyacı vardır. Emperyalist sömürgeci güçlerin kendi zenginliklerinin devamı için çoluk çocuk demeden herkese bomba yağdırmasının önüne geçilmediği takdirde Paris bombanın patladığı son yer olmayacaktır. Zira kendi adil olmayan bir sistem sağlıklı insanlar yetiştirmez/yetiştiremez. Paris’ten yola çıkılarak ta adil bir düzene gidilemez. Zira Paris sonuçtur. Neden değil. Eğer bu düzeni ihya etmek istiyorsak çözümü Eyfel kulesinin ışıklarının altında değil Afrika çöllerinde giyecek elbisesi olmadığı yiyecek yemeği olmadığı halde ana dili gibi Fransızca konuşan çocukların gözlerindeki ışıltıda aramamız gerekiyor.
Konu Paris olduğu için Fransa eksenli baktık olaya. Oysa sadece Fransa’mı suçlu bu düzende? Hayır..
Adı medeni olan tüm ülkelerin zenginliklerinin altında bu kara kıtanın Asya kıtasının sömürülen topraklarının zenginlikleri yatıyor. Soru gayet basit.
Bu zenginliklerden batı vazgeçebilecek mi yoksa vazgeçemeyecek mi? Eğer vazgeçer ise o zaman bir daha hiçbir yerde bomba patlamaz. O zaman Batı silah’ta satamaz.eğer vazgeçmez ise bomba her yerde patlar. Paris’te bile…@CavitTatli