Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü etkinlikleri devam ediyor.

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü konferans salonunda devam eden Süleymaniye kürsüsünde Kazan’ın Ruslar Tarafından İşgali ve Kazan Şehitleri” başlıklı bir konferans verildi.

Vakıf yetkililerinden programı yöneten Metin Köse, vakfın 35 yıldır kamuoyunu her alanda aydınlattığını belirterek, "Bugün İdil Ural Türklüğünün konuşulacağını" belirtti.

Konferans öncesinde söz alan Azat Tatar Gençler Birliği Başkan Yardımcısı Rifat Gimaddin, Kazan’ın işgali ve Kazan şehitlerinin unutturulmamasının Türk Dünyası açısından çok önemli olduğunu vurguladı. 

Prof. Dr. Dinçer Koç da  Kazan Hanlığı’nın 15 Ekim 1552 yılında Ruslar tarafından işgalinin üzerinden çok uzun bir zaman geçse de, Türk Dünyası açısından acı sonuçlarının  günümüze kadar yansıdığını söyledi.

Kazan’ın düşüşünün aynı zamanda Türk milletinin gerilemesinin başlangıcı olarak kabul edilebileceğini anlatan Koç, şöyle konuştu: 
"Her ne kadar o sıralarda Batı’da Kanuni Sultan Süleyman gibi hükümdarla çok ihtişamlı bir dönem yaşanmış olsa da çözülme belirtilerinin ilk emaresi olarak Kazan Hanlığı’nın düşüşü gerçekleşmiştir.” 

Bugün burada Türk varlığının kadimliğini ve bu varlığın hangi devrelerden nasıl geçtiğine değinen Koç, Hunlar-Avrupa Hunları, Bulgarlar, Hazarlar, Cengiz İmparatorluğu, Altın Orda Devleti, Timurlular Devleti, Kırım Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Kasım Hanlığı, Nogay Hanlığı ve Kazan Hanlığı gibi tarihte bu bölgede egemen olmuş Türk devletlerini ve birbiriyle ilişkilerini anlattı.

Rus din adamlarının IV. İvan’ın önüne koydukları Rus yayılması projesiyle onu harekete geçirdiklerini ve bunu  o günün savaş tekniklerini ve stratejilerini çok iyi uygulayarak başardıklarını belirten Koç, Rusların bu başarısında en büyük payın Türk hanlıklarının ve yöneticilerinin birbiriyle iç çekişmelerinin olduğunu söyledi.
Çar İvan’ın, Tatarların isyanı üzerine Kazan üzerine yürüyüp 15 Ekim 1552’de kenti aldığını ve tarihteki en büyük kıyımlardan birini gerçekleştirdiğini belirten Koç, Tatar Türklerinin tüm varlıklarının yağmalandığını söyledi.

Koç, bu geri gidişi durdurmak ve Türklüğü toparlamak amacıyla Osmanlı Devletinin II. Selim döneminde hem İdil-Ural Türklüğüne yardım, hem de Karadeniz’i Hazar denizine bağlayacak Don ve İdil ırmaklarını birbirine bağlayacak Don Kanalı Projesi başlatıldıysa da, yine Türklüğün iç dinamiklerinin olumsuz çekişmeleri sebebiyle başarılamadığını belirtti.

Koç, konuşmasında, Sadri Maksudi Arsal ve Galiyev'in bölgede yürüttükleri faaliyetler hakkında kısa bilgi verdi. 

Kazan Isgali Ve Sehitleri Konusuldu (2)
Tarihin verdiği derslerin unutturulmaması gerektiğini belirten Dinçer Koç, İdil Bölgesi Tatarlarının o günden bugüne Rusların tüm  uğraşlarına rağmen kültürlerini ve devlet akıllarını yitirmeyerek içlerindeki bağımsızlık ruhlarıyla bugüne kadar varlıklarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi. 

Gençlerin eserleriyle yüzyıllarca yaşayacak Gençlerin eserleriyle yüzyıllarca yaşayacak

Konferansı seçkin bir davetli topluluğu takip etti.  / Hüdavendigâr Onur 
 

Editör: Tuğrul Gümüşel