Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) 2025-2029 Strateji ve Paydaşlar Zirvesi, Sapanca'da gerçekleştirildi. YÖK Başkanı Erol Özvar’ın da katıldığı ve “İş Birliği ile Güçlü Gelecek” temasıyla gerçekleşen programda üniversitenin vizyonu ve stratejik hedefleri belirlendi. Çalıştayda ayrıca yükseköğretimin bugünü ve geleceğine yönelik Başkan Özvar tarafından bilgilendirme yapıldı.
5 STRATEJİK AMAÇ
Çalıştayın açılış oturumunda konuşan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, iş dünyasının sorunlarına çözüm üreten Ar-Ge yapma ve ihtiyaç duyulan nitelikli öğrenciler yetiştirme hedeflerinin yeni stratejik planda da yer almasını arzuladıklarını söyledi. Sarıbıyık, "Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), 2018'de Sakarya Üniversitesi'nden bölünerek kurulan bir üniversite. Biz 2020-2024 Stratejik Planı çerçevesinde çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bu çalışmaları, şehrimizin içerisinde bulunduğu konumları da dikkate alarak 5 stratejik amaç doğrultusunda, 10 bin hedef ve 23 performans göstergesiyle sürdürüyoruz. Bugün 8 farklı masada yapacağımız çalıştayda 5 stratejik amaç üzerinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Üniversitemizin geleceği ile ilgili olan kısımları planlamaya çalışacağız" dedi.
"ÜNİVERSİTELERİMİZİN STRATEJİK PLANLARINI ÖNEMSİYORUZ”
Ülkenin gelişiminde üniversitelerin öneminin büyük bir payı olduğunu vurgulayan Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, "Sanayi ve bilimde ulaştığımız noktayı daha ileriye taşıyabilecek üniversitelerimizin, değerli hocalarımızın ve öğrencilerimizin bu toplumun yarınlarını daha değerli kılacak şekilde yetiştirileceğini vurgulamak istiyorum. Üniversitelerimizin stratejik planlarını önemsiyoruz. Bu stratejik planların, ülkelerin ve milletlerin geleceğine yön vereceğini; milletlerin güçlenmesini ve dünyada hak ettikleri yeri hızla alacaklarını umut ediyorum" diye konuştu.
Sakarya Valisi Rahmi Doğan ise, "2003'lü yıllarda ortaya çıkan bu stratejik planlama kavramı, tüm kamu kurumları ve kuruluşları için hedefler belirleyip, bütçe imkanları ölçüsünde kurumların bu hedeflere ulaşabilmesi için yapılması gerekenleri ortaya koyan önemli bir planlama aracı oldu. Bu süreçte, paydaşlarla birlikte nasıl çalışılması gerektiği de belirlenmiş oldu. Ümit ederim ki, bu planlamalar güzel sonuçlar doğurur ve değerli veriler ve çalışmalarla ülkemize katma değer sağlanır" şeklinde konuştu.
PROGRAMLARIN DOLULUK ORANI YÜZDE 98,8
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar da yaptığı konuşmada, bu yıl ki Yükseköğretim Kurumları Sınavına yaklaşık 3 milyon adayın katıldığını söyledi. Özvar, "2024 YKS'ye ilişkin sayısal verilere ana hatlarıyla baktığımızda şu şekilde bir tabloyla karşılaşıyoruz; Sınava giren adaylardan yaklaşık 2 milyon 750 bininin yerleştirme puanları hesaplanmış ve bunların yine yaklaşık olarak 1 milyon 670 bininin bu yıl için belirlenen toplam 1 milyonun üzerindeki kontenjanlara yerleşmek için tercih yapmıştır. Neticede, 2024 YKS tercih dönemi sonunda tercihte bulunan adaylardan toplam 987 bin 388'i bir yükseköğrenim kurumuna yerleşme hakkı kazanmıştır. Programların doluluk oranı devlet üniversitelerinde yüzde 98,8 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Dikkat çekici bir veri olarak, tercih dönemi sonunda kadın adaylar yaklaşık yüzde 55, erkeklerse yüzde 45'lik oranlarda bir programa yerleşme hakkı elde etmiştir. Bu oranlar ve sayılar, Türk yükseköğretiminin erişim ve fırsat eşitliği bakımından ulaştığı yüksek standartların açık bir göstergesidir. Kadın öğrencilerimizin ve bilhassa kadın akademisyen oranlarımızın sayısı OECD standartlarındadır" ifadelerini kullandı.
"YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ YÜZDE 35'İ KURUMSAL AKREDİTASYONA SAHİP"
Kurumsal akreditasyona ilişkin Özvar, "Bugün itibarıyla yükseköğretim kurumlarımızın yüzde 35'inin kurumsal akreditasyona sahip olması, bu alanda alınan mesafenin somut bir göstergesidir. Ancak 2027 yılına kadar tüm üniversitelerimizin akreditasyon sürecini tamamlaması yönündeki hedefimize ulaşmak için çok daha hızlı hareket etmemiz gerektiği açıktır. YÖKAK tarafından yetkilendirilen ulusal ve uluslararası kuruluşlarca verilen program akreditasyonlarına göre ise mevcut programların yüzde 17'si akredite durumdadır. Yükseköğretimde kalite ve akreditasyon odaklı yaklaşımımız çerçevesinde, geçtiğimiz dönemde lisansüstü programlar için getirdiğimiz “akreditasyon” ve “nitelikli yayın” şartları da sistemimizin niteliğini artırmaya yönelik önemli adımlar olmuştur" dedi.
109 ÜNİVERSİTENİN 898 PROGRAMI TYÇ LOGOSUNU KULLANMA HAKKI ELDE ETTİ
Araştırma ve uygulama merkezlerinin üretkenliğinin artırılması için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını da aktaran Özvar, "Artık doktora programı açma konusunda getirdiğimiz şartlar yerine getirilmezse yeni program açılmasına müsaade etmeyeceğiz. Benzer şekilde, önümüzdeki dönemde fakülte, yüksekokul, enstitü, araştırma ve uygulama merkezi gibi birimlerin kurulmasını da akreditasyon şartını sağlamak üzere kurulumuzca bir çalışma yürütüldüğünü buradan duyurmak isterim. Yine bu yıl aldığımız bir kararla, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) Logosu ilk kez Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer almıştır. Bu yıl 109 üniversitemizin 898 programı TYÇ logosunu kullanma hakkı elde etmiştir. Yükseköğretim vizyonumuzun önemli başlıklarından biri de yükseköğretimde araştırma ve yenilikçiliktir. Buna ilişkin temel hedefimiz Türkiye'yi küresel etkiye sahip bir araştırma ve yenilik merkezi haline getirmektir. Bu hedefimiz doğrultusunda araştırma ve uygulama merkezlerinin kapasite ve üretkenliğini artırmak adına gerekli idari ve hukuki düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Bu anlamda, ilk önemli örnek olması bakımından Gazi Üniversitesi, ODTÜ ve Ankara Üniversitesi ortaklığıyla kurulan Nörobilim ve Nöroteknoloji Mükemmeliyet Ortak Uygulama ve Araştırma Merkezi (NÖROM) dikkate değerdir. Benzeri ortak araştırma ve uygulama merkezlerinin sayısının artması yönünde üniversitelerimize her türlü desteği vermeye hazırız” diye konuştu.