Akşam üstü canımız simit çekti.
Ofisimizin hemen karşısında da bir simit fırını var.
Şöyle bir simit alıp yanına da bir çay demleyip keyif yapalım dedik.
Ne yaparsınız bizim de keyfimiz işte böyle simit çay.
En fazla bir simit yanında da iki çay içtik mi bizden şanslısı yok…!
***
Neyse;
Simit fırınına gittim.
Baktım simit kalmamış.
Eh eli boş dönmek de istemedim.
Kenarda fırından yeni çıktığı her halinden belli poğaçaları gördüm.
İkişer tane poğaça alıp çayla yeriz diye düşündüm.
Bir yandan da kafamdan hesap yapıyorum.
Çok değil birkaç hafta önce tanesini 50 kuruştan alıyorduk.
Şimdi tanesi en fazla 1 TL’dir diye düşündüm.
Hadi olsa olsa 1,5 TL’dir dedim…!
***
Ofisteki arkadaşları da hesap ederek adam başı 2’şer poğaça aldım.
Kasaya geldim.
- Ne kadar ödeyeceğim?
Diye sordum.
Karşıma öyle bir fiyat çıktı ki benim hesap şaştı.
- Ne kadar?
Diye tekrar sordum.
Cevap aynı.
Bu defa poğaçanın tanesi kaça diye sordum.
- Tanesi 2 TL.
Demez mi?
Yapacak bir şey yok.
Almıyorum diyemedim ve paramı ödeyip fırından çıktım…!
***
Ayıp ya!
Bir çimdik hamuru kabartmışlar.
Üzerine de üç-beş tane susam atmışlar.
Adı poğaça olmuş.
Fiyatı ise 2 TL…!
***
Kimse kusura bakmasın.
Bunun sebebi hayat pahalılığı, enflasyon, döviz artışı falan değildir.
Bunun adı resmen fırsatçılıktır.
Kuş kadar hamurun.
Üç-beş susamın 50 kuruşluk poğaçayı 2 TL yapmasının başka bir izahı da yoktur.
Şayet esnaflık buysa salın gitsin.
Bu aç gözlülükle bizden hiçbir şey olmaz…!