Çok konuşuldu, çok tartışıldı.
Kimileri itiraz ederken, kimileri de sahip çıkıp savundu.
İşte o çok tartışılan İstanbul sözleşmesi iptal edildi ve Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
İmzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan, 14 Mart 2012 tarihinde de onaylanan İstanbul sözleşmesinin iptali, birilerini fena halde rahatsız etti. Ve o malum güruh hemen harekete geçti.
Ancak Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve özellikle de Türkiye’de hayata geçirilmesi ve uygulanması için dayatılan İstanbul sözleşmesini şöyle bir incelediğinizde, bize yani Türk insanına çok da uymayan maddeler içerdiğini anlamak için uzman olmaya gerek yok.
İstanbul sözleşmesine sahip çıkanların öne sürdüğü kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği dedikleri şey, aslında Türk toplumunun aile yapısıyla uzaktan yakından alakalı bir durum değildi.
Aksine, Türk aile yapısının bozulması için sanki özellikle hazırlanmış gibiydi.
Zaten bu yüzden de birçok kişi de din ve aileyi hedef alan bu sözleşmeyi Türkiye için büyük bir felaket olarak görmüşlerdi.
İşin en ilginç yanı ise, 47 ülke sözleşmeyi imzalamış, 34 ülke imzalayıp onaylamış, 11 ülke çekince koymuş.
Gözlemci olan ABD ile birlikte Kanada, Vatikan, Rusya, Meksika ve Japonya bu sözleşmeye imza atmayan ülkeler.
Hele Rusya, 100 yıl boyunca sözleşmenin konuşulmasını bile yasaklamış.
Peki neden?
Türkiye’de hayata geçirilmesi için dayatılan İstanbul sözleşmesine Rusya neden bu kadar korkunç bir şeymiş gibi yaklaşıyor. Neden ABD, Vatikan imzalamıyor.
Sizce de garip değil mi?
Bunun üzerinde düşünmek gerekmez mi?
Rusya’nın sözleşmeyi imzalamamasının tek sebebi, cinsiyet ayrımı olmaması yani eşcinsel ilişkiye imkan tanıması. Kısacası Rusya, aile yapısının bozulmasına izin vermiyor.
Ama Türkiye’de birileri sanki, aileleri parçalamak için adeta kendini parçalıyor.
Aslında İstanbul sözleşmesiyle ilgili yazılacak çok şey var. Ama biz en önemli konuya, toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çekelim istedik.
“Kadının beyanı esastır” diyen 6284 nolu kanunu hiç konuşmuyoruz bile.
Sadece bu kanun için bile sayfalarca yazı yazılabilir.
Sonuç olarak karşı çıkanların, tepki gösterenlerin aksine biz, İstanbul sözleşmesi iyi ki iptal edildi, çok iyi oldu diyenlerdeniz.