Sakarya’nın eski bir âdetidir.

Yeni tanıştığınız birine sorduğumuz ilk soru;

- Sen ne milletsin?

Tabi bu sorunun muhatabı Sakarya’ya sonradan geldiyse biraz şaşırır.

Sonra da;

- Türküm.

Deyip geçiştirir…!

***

Aslında sorulan o soru iyi niyetle sorulmuş bir sorudur.

Zira Sakarya Osmanlı’nın son dönemleri ve özellikle de Cumhuriyet’in ilk yıllarında fazlaca göç almış bir ildir.

Dolayısıyla;

- Hangi millettensin?

- Sakarya’ya nereden geldiniz?

Gibi sorular bu şehirde yaşayan farklı kimliklerin birbirlerini tanımaları adına sorulan bir sorudur…!

***

Evet;

Sakarya Türkiye’nin küçük ölçekli “mozaiğidir.”

Bu şehirde her kimlikten, her milletten insan yaşar.

Kimse de bir başkasının;

- Kimliğini.

- Irkını.

- Dilini.

- Geleneğini.

- Göreneğini.

Sorgulayıp küçümsemez.

Aksine farklı kültürler “harmanlanarak” dostça kavga etmeden yaşar…!

***

Ancak son günlerde başta “Suriyeliler” olmak üzere garip bir tartışma başlatılmak isteniyor.

- Suriyeliler gitsin.

- Kahrolsun.

- Ölsün.

- Bitsin.

Gibi “nefret” söylemi gündeme taşınmak isteniyor…!

***

Bütün bu “nefret” söylemlerinin peşine takılanlara şunu sormak lazım;

- Sen ne milletsin?

- Atalarınız, dedeleriniz veya siz bu ülkeye nereden göçüp geldiniz?

Eğer cevabınız, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve diğer ülkeler ise;

O zaman bizim de sizin yüzünüze baka baka;

- Bu ülkede bu şehirde biz de sizi istemiyoruz.

Deme hakkımız doğar…!

***

Oturun oturduğunuz yerde.

Bu ülkeye, bu topraklara hepimiz bir yerden kalkıp geldik.

Bu topraklar;

Müslümanı, Hıristiyanı, Yahudisi, Rumu kardeş bilip her millete kucak açtı.

Sen bu devlete;

Yaşadığın topraklardan vatanından neden kaçıp gelip sığındıysan, Suriyelisi veya bir başkası da o sebepten bu topraklara gelip sığındı.

***

Sonra senin istemediğin o insanlar “Bayır-Bucak Türkmenleri.”

Şöyle bir “DNA” testi yapsak belki de senden, benden daha Türk çıkarlar.

Kaldı ki Suriye’den gelenler arasında başka milletten insanlar da olabilir.

Ne var bunda?

Sen Balkanlardan, Kafkaslardan, Orta Doğudan vs, kalkıp geleceksin.

Biz size kucak açacağız.

Bedavadan ev, arsa, arazi, tarla vereceğiz.

Sen bugün kalkıp senin gibi göçmen olan Suriyeleri beğenmeyeceksin…!

***

Efendim;

- Bunlar çok olay çıkartıyor.

- Şöyledir, böyledir.

Sanki senin deden, baban bu ülkeye göç ettiğinde haza “İstanbul beyefendisiydi.”

Çocukluğumdan, gençliğimden hatırlarım.

Vukuat çıkartanların çoğu oradan buradan göç eden nüfustu.

Sonuçta kimse, bazı kendini bilmezlerin suçunu bütün göçmenlere yüklemedi.

Her milletten insan Sakarya’da, Türkiye’de kaynaştı…!

***

Netice itibariyle;

Suriyeliler üzerinden oluşturulmaya çalışılan “algı operasyonu” doğru değildir.

Üstelik bu “algı operasyonu da” çok tehlikelidir.

Bizim içeride başlattığımız bu “algı operasyonu” dışarıda başlarsa!

İşte o zaman bu topraklarda bu devlette hiç birimiz kalmayız.

Suriyeliler kendilerine gidecek bir yer bulur da biz bulamayız.

Bilmem anlatabildik mi…?