Eski Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran vefat etti.
Allah rahmet eylesin.
Mekânı Cennet olsun.
Allah yakınlarına da sabır versin.
Bizden yana bir hak var ise biz Aziz Duran’a hakkımızı helal ettik.
Sevabıyla, günahıyla bu şehre hizmet eden bir isimdi.
Sakarya’ya bir çivi dahi çakan herkesten Allah razı olsun.
İnşallah ahrette de hesabını veren kullardan olur…!
***
Dünya böyle bir yer.
Kim olursan ol.
İster belediye başkanı, isterse Cumhurbaşkanı herkesin akıbeti bu.
Kimse bu dünyaya “kazık” çakmayacak.
Eninde sonunda hepimiz “ölümü” tadacağız.
Makamı, mevkii, malı, mülkü bırakıp o toprağın altına gireceğiz.
Öyleyse bu dünya için uğraşmaya değer mi…?
***
Elbette değmez ama gel onu bir de insanlara sor.
Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi;
Bu dünya için, şan şöhret için, makam ve mevki için her yolu mubah sayıyoruz.
Mal ile mülk ile gözümüzü bir türlü doyuramıyoruz.
Hep olsun.
Sadece bizde olsun diye her yolu deniyoruz.
O toprağın altına “nasıl gireceğiz” diye hiç düşünmüyoruz…!
***
Hele siyaset.
Tam bir “gayya” kuyusu!
Bir yerlere gelebilmek için ne “dolaplar” dönüyor.
Gıybet, dedikodu gırla!
Yalan, dolan siyasetin “raconu” olmuş.
Karalama “iftira” desen olmazsa olmaz.
Ne için?
Milletvekili seçilmek için.
Belediye başkanı olabilmek için.
Makam için mevki için.
Değer mi…?
***
Bu dünyada insanlar için “en büyük ibret ölüm.”
Ancak “ibret” alan kim?
Anlayan kim?
En yakınlarımızı kendi ellerimizle o toprağın altına koyuyoruz.
“Üç İhlâs bir Fatiha” okuyup en sevdiğimizi bile bırakıp dünya işlerine geri dönüyoruz.
“Nefsimizin” bizi “esir” almasına müsaade edip;
Siyasi entrikalara, makam, mevki sevdasına, mal, mülk hırsına kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yunus Emre’nin de dediği gibi; “oyalanıp duruyoruz.”
Ne zamana kadar?
O toprağın altına girene kadar…!
***
Evet;
Aziz Duran’ın vefat haberi bizi fazlasıyla duygusallaştırdı galiba.
Tekrar Allah rahmet eylesin.
Allah taksiratlarını affetsin.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere;
İnşallah ahrette hesabını veren kullardan olur.
En önemlisi de;
Bu ölümler “siyaset” veya makam, mevki ve mal, mülk adına insanların hakkına, hukukuna girip “gıybet” ve iftara edenlere de “ibret” olur.
Hiç sanmıyorum ama neyse…!