Daha önce de defalarca yazdık.
Yazdık da;
Kendimiz yazıp kendimiz okuduk.
Derdimizi kimseye anlatamadık.
Hazır biraz “sakalımız varken” bir kez daha yazalım.
Pek sanmıyorum ama belki bu defa biri çıkar da yazılanları dikkate alır…!
***
Evet;
Mevzuu her yağmur ve kar sonrası yol kenarlarında biriken yağmur suları.
Malum biraz kar veya yağmur yağdı mı yol kenarları resmen göl oluyor.
Dolayısıyla kaldırımlarda ıslanmadan, sucuk gibi olmadan yürümek pek mümkün olmuyor.
Kaldırımda yürüyorsanız hava da yağışlıysa mutlaka bir su birikintisinden nasibinizi alıyorsunuz…!
***
İşte dün sabah da aynen böyle bir durum yaşadık.
Gerçi bu defa kaldırımda yürüyen biz değildik.
Bu defa biz ıslatan taraf olduk.
Daha kaba bir tabirle, sabah sabah “küfür” yedik.
Tabi bize kimler ne dediyse biz de bunun sorumlularına aynısını “mislisiyle” yolladık.
Zira bu “küfürleri” hak eden biz değiliz…!
***
Aslında hep dikkat ederim.
Yağmurlu karlı havalarda çok ağır araç kullanırım.
Nerede ne zaman bir su birikintisi görsem hemen hızımı keser yavaşlarım.
Kimsenin üzerine su sıçratmamak için azami özeni gösteririm.
Ancak bazen beklenmedik sürprizler can sıkıcı olabiliyor…!
***
Nitekim dün sabah da öyle oldu.
Aracımızı kullanırken biraz ileride bir su birikintisi olduğunu fark ettik.
Yaya yolunda yürüyen insanları ıslatmayalım diye de hızımızı kestik.
Ancak yağmur sularının kapattığı, yarı açık “rögar kapağını” fark etmedik.
Tabi araçla o yarı açık “rögar kapağına” düşünce olan oldu.
Vatandaşı bir güzel baştan aşağıya yıkadık.
İnsanlara resmen “soğuk bir duş” aldırdık…!
***
Ne yalan söyleyeyim utancımızdan durup özür bile dileyemedik.
O derece berbat bir ortam ortaya çıktı.
Ancak yediğimiz hakaretleri, küfürleri çok rahat duyduk.
Hak ettik mi?
Aslında hak etmedik.
Maalesef yine başkaları yüzünden “küfür” yiyen biz olduk…!