Demokrat Parti dönemi:

1950 Türkiye genel seçimleri ile Türkiye'de 10 yıl sürecek Demokrat Parti iktidarı başladı. Demokrat Parti, devlet temelli bir ekonomi anlayışını terkederek daha liberal politikalar uyguladı. Bazı ürünler haricinde ithalat büyük ölçüde serbest bırakıldı. Ayrıca ABD kaynaklı düşük faizli krediler ile Marshall yardımları alındı ve piyasaya para arzı artırılarak üretimin ve kalkınmanın artırılması hedeflendi.

1950'den itibaren uygulanan maliye ve para politikaları ciddi enflasyon artışına yol açtı ve 1954'ten itibaren ise kalıcı bir enflasyona dönüştü. Enflasyonun kalıcı hale gelmesi, karaborsacılığın artmasına yol açarak mallara erişmede uzun kuyrukların oluşmasına neden oldu. Tekel ürünleri, kağıt, kömür, Sümerbank ürünlerin yüzde yüze varan oranlarda yükseldi. Ayrıca dış ticaret dengesinin bozulması ülkede döviz darlığına neden oldu. Ekonomik istikrarsızlık Demokrat Parti iktidarına yeni bir ekonomik program uygulamaya mecbur kıldı. 4 Aralık 1958'de alınan "İstikrar Kararları" ile ithalata sınırlamalar getirilerek ithal mallara olan talebin azaltılarak döviz rezervinin artırılması hedeflendi.

60'lı yıllar:

1960 darbesinden sonra liberal ekonomi politikalarından vazgeçilip ve 1963 yılından itibaren yürürlüğe konulan kalkınma planısayesinde planlı ve düşük enflasyon dönemi yaşanmıştır.

70'li yıllar:

10 Ağustos 1970'te Türk ekonomi tarihinde üçüncü büyük devalüasyon yaşandı. (bkz. 10 Ağustos 1970 kararları) 1970'li yıllarda dünyada yaşanan iki büyük petrol krizi nedeniyle istikrarsız piyasa ortamında fiyatlar yükseldi.

1978-1983 döneminde 4. beş yıllık kalkınma planı uygulamaya geçildi ancak program ekonomide istenilen başarıyı sağlayamadı.Özellikle ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve güvenlik problemleri kamu yönetiminin etkinliğinin azalmasına ve bütçe açıklarının artmasına yol açtı. Bu kamu açıklarının merkez bankası kaynaklarından karşılanması, ülkede ithal esaslı sanayinin gelişmesiyle döviz ihtiyacının artması ve petrol krizleri nedeniyle enflasyon ciddi oranlarda yükseldi. 1976'da %15 olan enflasyon 1979'da %81'e 1980'de %115'ye kadar yükseldi.

80'li yıllar:

1978 ekonomik krizi sonrası alınan tedbirlerin yetersiz kalması 1980 yılında alınan 24 Ocak kararları'nın temelini oluşturur. 24 Ocak kararları ile Türk ekonomisinde köklü değişiklikler yapıldı: Esnek döviz kuru politikasına geçildi, fiyatlar üzerindeki kontrol kaldırıldı ve Türk lirası devalüe edildi ve döviz karşısıda Türk lirası yüzde 32.7 değer kaybetti. Bununla birlikte 24 Ocak kararları ile uygulanan disiplinli politikalar neticesinde kamu maliyesinde önemli ölçüde iyileşme gerçekleşti ve enflasyon gerileme sürecine girdi.1980 yılında %115,6 düzeyindeki enflasyon 1982 yılı sonunda %21,9'a kadar geriledi. 1983 yılında Turgut Özal'ın başbakan olduğu 45. Türkiye Hükûmeti ile birlikte ihracata dayalı büyüme stratejisine yönelik Türk lirasının değeri düşük tutularak ihracatın artması hedeflendi ve fiyatların piyasa tarafından belirlendiği bir ortamda enflasyon yeniden yükselişe geçti. 1988 yılında enflasyon %73,7 seviyesindeydi.

90'lı yıllar

1994 yılında Türkiye ekonomi tarihindeki en büyük kamu açığı ve cari açık yaşandı. Bunun sonucunda piyasalarda oluşan devalüasyon beklentisiyle dövize olan talebin artması ve kamunun borçlarını ödeyebilmesi amacıyla faizlerin yüzde 400'lere kadar yükselmesi, 5 Nisan Kararlarının alınması ile sonuçlandı. Tansu Çiller başbakanlığındaki DYP-SHP koalisyonunun oluşturduğu 50. Türkiye Hükûmeti tarafından "enflasyonu hızla düşürmek, TL'de istikrar sağlamak" hedefiyle açıklanan kararlar istenilen istikrarı sağlayamadı. Türk lirası %38 devalüe edildi. ABD doları birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya kadar yükseldi. 1994 yılı sonunda enflasyon üç basamaklı olarak %125,49'a yükseldi.

Yıllık enflasyon 1997'de yüzde 91'i bulmuştu. Enflasyonla mücadele amacıyla Merkez Bankası tarafından 1998 yılının başında "Enflasyonla Mücadele Programı" uygulamaya konuldu. Program kapsamında uygulanan politikalar neticesinde 1998 yılı sonunda yıllık enflasyon yüzde 54'e düşmüş olsa da enflasyonu tek haneye düşürme amacına ulaşılamadığı için programın başarılı olduğunu söylemek güçtür.

18 Nisan 1999 genel seçimleri sonrasında kurulan 56. Türkiye Hükûmeti, siyasi istikrar ile yeniden enflasyonu düşürme politikası uyguladı. Merkez Bankası tarafından Aralık 1999'da stant-by anlaşması imzalanarak uygulanacak maliye politikaları ve yapısal reformlar belirlendi.

Yarın buluşmak üzere…

Sağlıcakla kalın…