Maalesef “koronavirüs” vakaları her geçen gün artıyor.
Ve yine maalesef bu artış hep “aşı” olmayan kişilerin üzerine yıkılıyor.
Sanki “aşı” olanlar kendilerini koruyor.
Onlar hiç “koronavirüse” yakalanıp başkalarına bulaştırmıyor?
“Maske” takıyor “mesafe” ve “temizliğe” sürekli riayet ediyor.
Öte yandan “aşı” olmayanlarda “maske” takmadığı gibi;
“Mesafe” kuralına uymayıp gece gündüz “pis” gezip duruyor…!
***
Elbette durum böyle değil ama maalesef böyleymiş gibi “algı” oluşturulmaya çalışılıyor.
Hatta vatandaşlar arasında bu “algıda” tuttu diyebiliriz.
Toplum içinde acayip bir ayrışma var.
Maalesef bu ayrışmanın gidişatı da iyi değil.
Bu konuda dikkatli olmakta yarar var…!
***
Gerçi devlet;
- Aşı olmak mecburi değil.
- Kişinin kendi özgür iradesine bağlı!
Açıklaması yaptı ama hemen ardından da;
- Aşı olmayanlara haftada iki kere PCR testi mecburi.
Dedi.
Bu ne demek?
- Sen “aşı” yaptırmazsın ha!
- Bende seni böyle zorlarım.
Demenin “kibar” versiyonudur…!
***
Tabi devlet bunu yapınca özel sektör ve piyasa “kraldan fazla kralcı” kesildi.
Neredeyse fırınlar “aşı” olmayanlara ekmek vermeyecek.
Sucular da “su” satmayacak.
Hele özel sektör işi iyice azıttı.
İş yerinde çalışıp “aşı” olamayanlar tam bir baskı altında.
Sadece çalışan personelinin “aşı” olmasını istese iyi!
Eşi ve çocuklarından da “aşı” olma zorunluluğu istiyor.
Hatta evde hasta, yatalak, yaşlı, genç ne kadar insan varsa hepsinde “aşı” olduklarına dair belge isteniyor.
Anlayacağınız işin “tadı” iyice kaçtı…!