Geçen cuma “İyi ki varsın koronavirüs” diye yazdık ya.
Bu yazımızdan dolayı bize “deli misin” diyenler bile çıktı.
Oysa bu yazımızdan muradımız “tabiata” ve çevremize verdiğimiz tahribata dikkat çekmekti.
Demek ki iyi anlatamamışız.
Veya iyi anlaşılamamışız.
O zaman bir de şöyle anlatalım…!
***
Geçtiğimiz hafta çevre ile ilgili iki farklı haber “medyaya” düştü.
Biri “Dünya Çevre Günü” nedeniyle “Sapanca Gölü’nü” temizleyen dalgıçların gölden çıkardığı atık malzemeler.
Bir diğeri de;
- İnşaat atığı, moloz ve çöp dökmek yasaktır.
Yazılı tabelanın altına sanki “inadına” yapılmış gibi dökülen moloz ve atıklar.
Her iki haberin fotoğraf kareleri tam bir “utanç” vesikasıydı…!
***
Önce “Sapanca Gölü’nden” başlayalım.
Hangi insan nasıl bir ruh haliyle “Sapanca Gölü’ne” eline ne geçerse atar?
Tabiri caizse;
- İnsan su içtiği bardağın içine nasıl pisler bırakır.
Bir değil, iki değil.
Her yıl aynı “rezalet.”
Biz bu “rezalete” alışmak zorunda mıyız?
Bu nasıl bir anlayıştır.
Bu nasıl bir mantıktır.
Anlamak mümkün değil…!
***
İşte dalgıçlar tarafından “Sapanca Gölü’nden” çıkartılan atıklar;
- Araba lastiği.
- Plastik şişeler.
- Cam şişeler.
- Metal şişeler.
Daha neler, neler!
Yahu “Sapanca Gölü’nden” çıkan çöpün içinde “WC tabelası” bile var.
Ne kadar anlamlı değil mi?
Gerçekten çok anlamlı…!
***
Diğer manzara da “Sapanca Gölü’nden” farksız değil.
Arifiye Belediyesi aynı bölgeye çöp ve “moloz” atılmasından bıkmış.
O alana
- İnşaat atığı, moloz ve çöp dökmek yasaktır.
Yazılı bir tabela koymuş.
Tabelaya rağmen birileri gelip yine çöpünü, molozunu aynı noktaya atıp gitmiş.
Oysa bu şahıslar Arifiye Belediyesi’ni arayıp;
- Çöp ve “moloz” atığımız var.
Dese, belediye gidip bu pisliği kaldıracak.
Ama olmaz.
İllaki gidip o güzelim “yeşil alanları” çöplüğe çevireceğiz.
***
Hiç boşuna;
- Eyvah “Koronavisrüs.”
Diye martaval okumayın.
Maalesef bazı insanlar “Koronavirüsten” daha tehlikeli.
Nitekim “Koronavirüs” ile ilgili “tedbir” alırız.
Korunabiliriz.
Hatta “tedavi” de ederiz.
Ancak bu tip insanlardan korunamayız.
Onlara karşı “tedbir” alamayız.
Dahası bu insanları “tedavi de” edemeyiz.
Şimdi sorarım sizlere?
Hangisi daha tehlikeli?
Biz de öyle düşünmüştük…!