Geçen hafta Şahin Okulları’nda yaşanan öğrencilerin zehirlenmesi olayının üzerine bir yazı yazmıştım.

Bu yazıma “Ftm” rumuzlu bir vatandaştan yorum gelmişti.

Yorumda beni eleştirip bir de “davette” bulunmuştu.

Tabi yorum sadece rumuz olarak gönderildiğinden bu daveti yapan ismin kim olduğunu bilmiyorum.

Gerçi yazımın altında yorum duruyor.

Okuyan okumuştur.

Biz yine de gözden kaçmıştır diye aynen yayınlayalım…;

***

- Şahin Okullarının bir personeli olarak sizi öğle yemeği saatinde habersiz olarak okulumuza davet ediyorum.

- Bu fikre nasıl ve nereden kapıldığınızı merak ediyorum.

- Kurucumuz, öğretmenlerimiz, tüm personelimiz ve öğrenciler aynı yerde aynı yemekleri yiyoruz.

- O gün okulumuzda yemek yemeyen hatta okula gelmeyen öğrencilerimizden bile rahatsızlananlar varken, durum hala kesinleşmemişken olayı farklı boyutlara çekmenize anlam veremiyorum.

- Sizden ricam oturduğunuz yerden haber yapmak yerine buyurun gözlerinizle görün…!

***

Öncelikle yorum yapan personele teşekkür ediyorum.

Tabi yorumu yapan “Ftm” rumuzlu okuyucumuz gerçekten okul personeli mi değil mi bilmiyoruz.

Sadece yorumunda bu şekilde bir ifade kullandığı için öyle diyoruz.

Keşke rumuz kullanmak yerine kendi ismiyle yorum yapsaydı.

Böylesi daha anlamlı olurdu…!

***

Yine de görevi ne olursa olsun hakaret etmeden yorumunu yolladığı için teşekkür ediyorum.

Bizi habersiz olarak okula yemeğe davet ettiği için da ayriyeten teşekkürlerimi sunuyorum.

Elbette habersiz olarak bir öğle yemeğine gelmek isterim.

Ancak öncelikle konu ile ilgili bilgiler, bulgular detayları ile bir yayınlansın.

Üzerinden günler geçmesine rağmen konu ile ilgili bir açıklama henüz yapılmadı.

Hele sonuçlar bir ortay çıksın söz davetinize icabet edeceğim…!

***

Bu arada “Ftm” isimli personele şunu belirtmek isterim.

Kimsenin konuyu farklı bir yere çektiği yok.

Biz neyse onu gündeme getiriyoruz.

Hele olmayan bir şeyi sizin tabirinizle “oturduğumuz yerden” haber yapmıyoruz.

Keşke habercilerin işini yaparken nasıl bir koşuşturma içinde olduğunu bilseydiniz.

Ben de size bir gün oturduğunuz yerden kalkıp bizimle haber takibine gelmenizi tavsiye ediyorum.

Tabi gecenin bilmem saat kaçında, sabahın ayazında, buz tutmuş yolda “kelle koltukta” habere gitmeyi göze alabilirseniz.

Veya gittiğiniz haberde “hakarete” maruz kalmayı, “dayak” yemeyi, hatta Allah korusun daha kötüsünün başınıza geleceğinden hiç bahsetmiyorum bile.

Şimdi;

Ben sizin davetinize “evet” diyorum.

Peki ya siz…?