Gün geçmiyor ki ülke gündemi bir gıda güvenliği skandalıyla sarsılmasın… Geçtiğimiz yıl bir şahsın,  üretim hanedeki bir tankın içerisinde süt banyosu yaptığına dair görüntüler gündeme bomba gibi düşmüştü… Geçtiğimiz günlerde ise yine kendini bilmez bir şahsın içi zeytin dolu tanka girdiğini, girdiği tankın içerisinden kasalarla zeytin çıkarttığına şahit olduk… Bu görüntüler karşısında belki birçoğumuzun gözleri kanadı, bazılarımızın midesi ağzına geldi… İzlediklerimiz karşısında ise hepimizin aklına şu sorular geldi; “Peki ya görmediklerimiz? Sosyal medyada paylaşılmayanlar? Kamera kaydına alınmayan ve ahlaksızca yapılan başka gıda terörleri?”.

Geçen yıl Haziran ayında Konya’da bulunan bir süt toplama merkezinde bir şahsın, görüntüsü süte benzeyen bir kazan dolusu sıvının içerisinde keyif yaptığını “Tik Tok” sayesinde görmüştük. Kamuoyu, bu görüntülerle adeta sarsılmıştı. İçine girilen sıvının süt olmadığı anlaşılmıştı ancak bir adamın gıda işlenen bir yerdeki ekipmanın içerisinde ne işi vardı, hem de çıplak bir şekilde? İşletme kapatılmış, ürünler imha edilmiş, suçlu 6 gün cezaevinde kalmış, serbest bırakılınca mağdur olduğunu savunmuş ve hakkında haber yapanlardan şikayetçi olmuştu. O günden bu yana ülkemizde birçok gıda skandalı meydana geldi ancak “süt banyosu” kadar ilgi görmedi herhalde(!).

Geçtiğimiz Cumartesi günü ise sosyal medyada paylaşılan, zeytin dolu bir tankın içerisinden salamura zeytini kasalarla dışarıda bekleyen arkadaşına veren şahıs, ülkemizde ne yediğimizi tekrar sorgular hale getirdi. Elbette büyük tepkiler sonrası İl Emniyet Müdürlüğü’nün yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı hemen harekete geçti, işletmenin faaliyetleri durduruldu şahıs da gözaltına alınıp tutuklandı. Şahsın, “eğlence için yaptım” şeklindeki ilk ifadesi ise ülkemizde gerçek anlamda bazı şeylerin yanlış gittiğinin göstergesi niteliğinde…

Sosyal medyada tıklanma ihtiyacının vermiş olduğu cesaretten olacak ki kimi zeytinlerin içine çıplak bir şekilde giriyor, kimi turşu havuzunda adeta şantiyedeymiş gibi çizmelerle dolaşıyor, kimi midye dolmanın pirincini avuçlayıp dolduruyor, kimi fındıkların içinde yüzüyor… Tüm bunlara rağmen enteresan savunmalar da duymuyor değiliz… İşin prosedürünün bu şekilde olduğu, başka şekilde yapılamayacağı dillendirilerek insanların tepkisi azaltılmaya çalışılıyor. Halbuki ülkemizde uygulanan bir gıda yönetmeliği var ancak hakkıyla yönetmeliğe uyan kaç işletme var, büyük bir soru işareti… Elbette devletin yetkili kurumları da gıda mevzuatına uymayanları tespit etmekle ve cezalandırmakla mükellef, denetimler ne sıklıkla yapılıyor ve işletmeler gıda güvenliği açısından sürekli takip edilebiliyor mu, bu da ikinci büyük soru işareti…

Yaşanan bu hadisenin etik boyutunu tartışmaya gerek bile yok. Eğer yalnızca siz tüketecekseniz evinizde isterseniz süt banyosu yapın, isterseniz ellerinizi günlerce yıkamayın ve o ellerle bir şeyler hazırlayın, tüketin, muhtemelen kimsenin umurunda olmaz. Ancak binlerce vatandaşın sağlığını tehlikeye atacak eylemlerde bulunmak, öyle ki insanların psikolojik anlamda ayarlarıyla oynamak çok ağır bir suç… Tüm bunlara rağmen tüketici olarak bizlerin de gıda güvenliği konusunda bilgi sahibi olmanın yanı sıra alışverişlerimizde dikkatli davranmamız gerektiğini vurgulamakta yarar var.

Umuyoruz ki bu skandal görüntülere bir yenisi daha eklenmez ve tüm bu ahlaksızlıklar yeni bir gastronomi trendi haline dönüşmez(!).

Sağlıklı ve mutlu günler dilerim…