Hayatını kaybeden çocuklar, anneler, babalar…
Bir otelin ihmali, denetimsizliğin sonucu, bir yangınla can aldı onları. Yalnızca birkaç dakika içinde, hayatları sonsuza dek değişti. O an, ölüm bir anda ve sessizce geldi. Kimse, yangın merdivenini, güvenlik önlemlerini, iş güvenliği kurallarını göz ardı etmenin, birinin hayatına mal olacağını düşünmemişti belki de. Fakat geriye dönüp baktığınızda, sadece basit bir ihmalin bile bir cana mal olabileceği çok açıktı.
İçimizde bir hüzün, bir öfke var. Çünkü biliyoruz ki, bu ölümler ne yazık ki “alışılabilir” ve "ucuz" hale geldi. Toplumun karanlık köşelerinde dönen hesaplar, rant hırsları, güvenlikten tasarruf etme çabaları, her geçen gün daha çok can alıyor. Bir otel, birkaç kuruş için denetimsiz bırakılıyor; güvenlik sistemleri eksik, yangın tatbikatları yapılmıyor, çalışanlar eğitilmiyor. Ve sonunda, o eğitilmeyen, ihmal edilen yapının içinde, bir alev, masum hayatları söndürüyor.
Olayın gerisinde kalan öfke ve üzüntü sadece kaybedilen canlarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda bir toplumun vicdanı da yara alıyor. İhmalin ve denetimsizliğin bedeli sadece bir sayfalık haberle geçiştirilemeyecek kadar ağır. Ancak kaybolan canların geri getirilemeyeceğini biliyoruz. Onları hatırlamak, bu tür trajedilerin tekrar etmemesi için sesimizi yükseltmek ise elimizde. Bugün, yarın ve her gün daha fazla sorumluluk alarak, bu "ucuz ölüm"lerin önüne geçmek için hep birlikte daha duyarlı, daha sorumlu olmalıyız.
Rant, hırs, çıkar uğruna canların kurban edilmesine daha fazla göz yummamalıyız. O insanların hatıraları, onları unutmamızı istemez. Sorumluluğumuzu hatırlamalı, göz göre göre yaşanan bu felaketlerin birer istisna değil, tarihsel bir uyarı olduğunu unutmamalıyız.