Maalesef “koronavirüs” ile ilgili normalleşme sürecinde başarılı olamadık.

Normalleşelim derken tam tersi “anormalleştik.”

Kısa sürede Türkiye haritası kızardı da kızardı.

Çok yüksek riskli grubu teşkil eden “kırmızı kategorideki” illerin sayısı 58’i buldu.

Diğer bir ifadeyle Türkiye nüfusunun “yüzde 80’i” riskli grup içinde yer aldı.

Hal böyle olunca da eskiye dönüş oldu.

Anlayacağınız işi biraz gevşetince yüzümüze gözümüze bulaştırdık…!

***

Yapacak bir şey yok.

Öyle dendi olmadı.

Böyle söylendi kimse takmadı.

Hatta kurallara uymayanlara “ceza” yazıldı ama nafile.

Sanki inadına inadına yaptık.

Sonuçta cumartesi, pazar sokağa çıkma sınırlaması.

Hayırlı olsun…!

***

Hiç bir şeye yanmıyorum.

Hatta cumartesi, pazar sokağa çıkma kısıtlamasını bile umursamıyorum.

Ancak Ramazan ayı boyunca getirilen kısıtlamalar gerçekten can sıkıcı oldu.

Zaten geçtiğimiz yıl Mübarek Ramazan ayını mahzun geçirmiştik.

Evimizde “iftar” verememiştik.

Eş ve dostlarımızın “iftar” davetlerine katılamamıştık.

Akşamları cemaatle “teravih namazlarımızı” kılamamanın hüznünü yaşamıştık.

Sadece “teravih” değil, “Bayram Namazı’nı” da toplu halde kılamamıştık.

***

Bu sene de aynı kısıtlamaların geri gelmesi yüreğimizi burktu.

Alınan bu kararlar hem Ramazan ayını hem de bizleri yine “mahzun” bıraktı.

Gerçi alınan kararlar içinde “teravih namazı” ile ilgili bir kısıtlama göremedik.

İnşallah bu konuda da bir kısıtlama gelmez.

Böylece “teravih namazı” yine birer saf boş bırakılarak camilerde kılınmış olur…!

***

Bu arada lokanta ve kafeterya gibi işletmelerin “yüzde 50” kapasiteyle çalışabilecek olması isabetli oldu.

Zira lokanta ve kafeterya gibi işletmelerin buna ihtiyacı vardı.

Yaklaşık bir yıldır kapalı kalmaları gerçekten bu esnafı sıkıntıya sokmuştu.

Yetmez ama yine de bu bile esnafı memnun etti…!

***

Netice itibariyle kimse boşuna dırlanmasın.

Biz bunu hak ettik.

Hem de fazlasıyla.

Bu kafayla gidersek;

Yani kurallara uymama konusunda inat edersek daha sert tedbirler de gelebilir.

Bunların başında da “tam kapanma” olur.

İşte o zaman 10 gün mü olur 15 gün mü?

Belki de daha uzun bir süre evimizin penceresinden boş sokakları seyrederiz.

Doğrusu hiç de şaşırmam…!