Biraz, "kör ölünce badem gözlü" olurmuş misali ama olsun.
Sağlığında kıymeti pek bilinmese de;
Doğan Cüceloğlu'nun vefatının ardından geride bıraktığı bir makalesi, bugünlerde "sosyal medyada" pek dolaşır oldu.
Doğrusu Cüceloğlu'nun makalesinde yaptığı tespit çok ilginç.
Bu yönüyle defalarca okunup iyice içimize sindirmekte yarar var.
Zira Cüceloğlu'nun bu tespiti üzerinde gerçekten düşünmekte yarar var.
İşte Cüceloğlu'nun "sosyal medyada" paylaşılan o makalesi...!
***
"Ben Amerika’da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir müşahede yapıyorum.
Amerika’da hiç eğitim görmemiş bir beşerle aynı odada kalmaktan korkarım.
Beş dolar için gırtlağını kesebilir.
Eğitim orada sahiden bir fark yaratıyor.
Eğitim seviyesi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği kelamı tutan, ferdî bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor.
İstisnalar mutlaka olabilir lakin ekseriyetle bu türlü.
Türkiye’ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum.
Kentleşme ve eğitim...!
***
Türkiye’de kentleşmiş ve eğitim görmüş beşerden korkuyorum.
Mutlaka insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor.
Bu son derece kuvvetli bir his bende.
İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur.
Lakin kentleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda bedeller şuuru çok yüksektir.
Burada çok kıymetli bir müşahede var.
Bunun üzerine düşünmek lazım...!"
***
Maalesef Türkiye gerçeği bu.
Türkiye'de insanlar eğitim düzeyleri yükseldikçe uygarlıktan uzaklaşıyor.
Yani okumakla, prof olmakla uygar olunmuyor.
Tam tersi insanlar ne kadar çok eğitim alırsa "insafsız" ve "acıma" duygusundan yoksun, kendinden başkasını düşünmeyen "bencil" bireyler olup çıkıyor.
Öte yandan;
"Makarnacı, göbeğini kaşıyan adam" diye aşağılamaya çalıştığımız şehirleşmemiş kesim şuurlu ve değerlerine sahip çıkan bireyler olarak kalıyor...!
***
Netice itibariyle;
Doğan Cüceloğlu gibi biz de Türkiye'deki sözde eğitimli "entel dantel" belli kesimle bırak aynı odada kalmayı, yan yana yürümekten bile imtina ediyoruz.
Maalesef içimizdeki bazı "Anadolu'nun saf çocukları" şahsi çıkarları ve "siyasi" bir takım hesapları uğruna bu şuursuz yılanlarla aynı "yatağa girmekten" çekinmiyor.
Bazen hangisi daha tehlikeli diye merak ediyorum!
Onlar mı, bizimkiler mi...?