Dün Atatürk Stadı’nda Adapazarı Pancar Ekiciler Kooperatifi’nin “Olağanüstü Genel Kurulu” vardı. Gerçekten de “olağanüstü” bir seçim oldu.Belki de bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş biçimde, “pancar ekicisi” elindeki fabrika satılsın diye APEK Yönetimine
Dün Atatürk Stadı’nda Adapazarı Pancar Ekiciler Kooperatifi’nin “Olağanüstü Genel Kurulu” vardı. Gerçekten de “olağanüstü” bir seçim oldu.
Belki de bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş biçimde, “pancar ekicisi” elindeki fabrika satılsın diye APEK Yönetimine yetki verdi. Hayırlı uğurlu olsun…
Genel Kurul’da APEK Yönetim Kurlu Başkanı Ahmet Aya’nın, Adapazarı Şeker Fabrikası’nın durumunun hiç de iyi olmadığını söylemesi “malumun ilanı” oldu.
Gerçi bugüne kadar pek inanamasak da herkes de bir umut vardı. Bir şekilde Adapazarı Şeker Fabrikası ile ilgili sorunlar aşılabilir diye bekledi.
Ama bu saatten sora Adapazarı Şeker Fabrikası geri dönülmez bir yola girdi. Artık fabrikayı ne “kota” ne de “aya” kurtarabilir…
Yanlış anlaşılmasın ben bütün kabahati Ahmet Aya’nın sırtına yıkmak istemiyorum. Zaten bu da insafsızlık olur.
Zira Adapazarı Şeker Fabrikası’nın bu hallere düşeceği “1999 Depremi’nden” sonra yaşananlardan belliydi.
Ağar hasar gören fabrikaya oradan ekmek yiyen ne bir işçi ne de bir “pancar ekicisi” sahip çıkmadı.
Çok iyi hatırlıyorum; o zaman fabrika işçileri “ATM”den maaşlarını tam bir yıl boyunca tıkır tıkır aldı. Ama kimse fabrika kapısının önünden geçmedi.
Hatta birçoğu “aman fabrika çalışmasın biz de her ay gidip ‘ATM’den maaşlarımızı alalım” diye dua etti…
Ben daha o yıllarda işçilerin ve “pancar ekicilerinin” bu umursamaz tavrı karşısında hep “kapatın şu fabrikayı” diye yazdım çizdim.
Bu yüzden çok da eleştirildim. Hatta “ATM işçilerinden” hakaretler bile işittim. Buna rağmen doğru bildiğimi söylemekten geri durmadım.
İşte tam da o tarihlerde fabrika ne güzel tasfiye sürecine girmişti. Sonra ne olduysa oldu ve bir anda özelleştirilme kararı alındı…
Sonrası malum. APEK ödeyemeyeceği bir yükün altına girerek Adapazarı Şeker Fabrikası’nı aldı.
O gün bu gündür de fabrika belini bir türlü doğrultamadı. İlgili finans kuruluşundan alınan krediler ödenemedi.
Bu da yetmiyormuş gibi Adapazarı Şeker Fabrikası aynı finans kuruluşuna daha çok borçlandırıldı.
Sonuç da yönetimler değişti, davalar açıldı ve şekerde tat kalmadı. Bugün Adapazarı Şeker Fabrikası “1999 Depremi’nden” daha kötü duruma düştü…
Kim ne derse desin, ben Ahmet Aya’yı kutluyorum. “Olağanüstü Genel Kuruldan” böyle bir karar çıkartmak herkesin harcı değildir.
Artık bu saatten sonra, Adapazarı Şeker Fabrikası tüm varlıklarıyla birlikte satılsa bile, Ahmet Aya’yı eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur.
Olan oldu. Bari Adapazarı Şeker Fabrikası kapanmadan veya satılmadan önce “son şekerle helva yapın.” Veya “hatıra şeker” üretin. Artık hangisi uygunsa…