İçinde bulunduğumuz haftada “Yerli Malı Haftasını” kutluyormuşuz.

Biz de takvim yapraklarından öğrendik.

Her türlü güne “kutlama mesajı” yayınlayanlardan da bir ses seda çıkmadı.

En azından onlar bir açıklama yapsalardı haberimiz olurdu.

Yani biraz da kabahat onlarda!

Doğrusu “Yerli Malı Haftası” gibi önemli bir gün unutulmamalıydı.

Günün anlam ve önemine binaen açıklamalar yapılmalıydı…!

***

İşin o kısmı bir yana;

Hala daha ne anlama geldiğini anlayamadığımız “Yerli Malı Haftası’nın” şöyle bir tarihçesine bakalım dedik.

Meğer resmi adı da “Yerli Malı Haftası” değilmiş.

Resmi adı “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftasıymış.”

Haftanın amacı da yerli tüketimin bilinçli olarak arttırılmasıymış.

Hafta sürecinde de;

Tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve “yerli malı” kullanımının önemi vurgulanırmış…!

***

Şöyle bir etrafıma baktım.

Meğer ben hiç “yerli malı” kullanmıyormuşum.

İşyerimde kullandığım bilgisayarlar “Kore” menşeli.

Televizyon öyle.

Telefonum Amerikan malı.

Otomobilimiz Japon imalatı.

İç çamaşırlarımız dahil üzerimize giydiğimiz elbiseler bile “ithal…!”

***

Yediklerimize bakıyorum.

Portakalımız “vaşington.”

Muz “çikita.”

Elma “golden.”

Kiraz “napolyon.”

İçtiğimiz “kahve” Yahudi malı.

Peynir “mozarella.”

Yediğimiz ekmek bile “ithal”

Daha sayayım mı…?

***

Anlayacağınız kendimden utandım.

Hemen kullandığım başta elektronik cihazlar olmak üzere hepsini “yerli malına” çevirmek için kolları sıvadım.

Ne yalan söyleyeyim karşıma çok fazla bir alternatif çıkmadı.

Yerli malı diye geçinen sözde bazı “elektronik” markalar aslen yabancı kaynaklı.

Türkiye’de sadece parçalar bir araya getirilmiş.

Gerçi daha önce “yerli malı” diye bir telefon almıştım.

Bu benim için çok kötü bir tecrübe olmuştu…!

***

Giyecek ve yiyeceklere gelince.

Bu konuda “elektronik” eşyadan daha şanslıyız.

Ancak tüketim noktasında yabancı menşeli markalara karşı aşırı bir ilgimiz var.

Bu konuda “yerli malını” özendirmek adına ciddi işler yapılmalı.

Giyecek konusu da öyle;

Tekstilde fena değiliz.

Hatta iyiyiz.

Ancak marka belası ruhumuza öyle işlemiş ki bu hastalıktan bir türlü kurtulamıyoruz…!

***

Yine de Türkiye artık 2000’li yılların başındaki ve öncesindeki Türkiye değil.

Son yıllarda “yerli malı” konusunda çok ciddi atılımlar oluyor.

Fabrikalar kuruluyor.

ARGE çalışmaları yapılıyor.

“Elektronikten” otomotive birçok alanda “yerli malı” markalarımız yavaş yavaş piyasaya çıkmaya başlıyor.

Özellikle askeri “mühimmat” üretimi ile “yerli malı” konusunda “marka” olduk.

İnşallah yakın bir gelecekte “yerli malı” kullanımı konusunda ciddi mesafeler kat eder ve yukarıdaki gibi “ironi” yapma durumunda kalmayız.

Hepimizin “Tutum, Yatırım ve Türk Mallar Haftası” kutlu olsun…!