Son zamanlarda artan sıcaklıklar, iklim değişiklikleri, çiftçiler ve de hayvan üreticileri için gelecekte zorlayıcı olacak. Aşırı yüksek, kavurucu sıcak hava ve yağmurun eksikliği, tarımsal mahsullere zarar vermektedir.

Maalesef, iklim değişikliğinin etkileri dünya genelinde daha sık hissedildiğinden olağandışı durum daha olağan hale gelebilir. Önümüzdeki yıllar görülen yüksek ortam sıcaklıkları ve nemin yanı sıra sel gibi aşırı hava koşulları da çiftçiliğin geleceği için önemli bir sorundur. Ülkemizde yaygın olan mera bazlı gerek et, gerekse süt üretim sistemleri, çevresel faktörlere karşı özellikle hassastır. Aslında, süt ve de et bazlı yetiştirilen ineklerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı korunan ineklere göre daha savunmasız olmaları gayet normal bir durumdur. Çünkü ahır işletmesi havanın aşırı etkilerini hafifletmek için barınma ve teknolojik seçenekler sunar.

İneklerde ısı stresinin süt üretimi ve de et üretimine olan etkileri neler olacak? İneklerdeki ısı stresi, ortam sıcaklığı ve nem, hayvana özgü eşik değerlerin üzerine çıktığında meydana gelir. Tartışmaya açık ve büyükbaş hayvanların kendilerine bağlı, ancak genel olarak, ısı stresinin bir sorun haline geldiği ve daha az süt üretildiği nokta olarak kabul ediliyor.

Bu bilgi ışığında, son iklim değişiklikleri, 2100 yılına kadar ortalama sıcaklıkta en az 1,1 derece ve en fazla 6,4 derece yükselme beklenmektedir. Bu da ülkemizde ve de dünyada ortalama ortam sıcaklıklarının yüzyıl sonuna kadar yaklaşık 3.5 dereceye kadar artacağını göstermektedir. Yaz aylarında artan sıcaklıklar, ülkemizin bazı bölgelerinde, sıcak havanın etkilerini hafifletecek hiçbir şey yapılmaması durumunda, inekler için önemli bir ısı stresine yol açacağı anlamına gelir. Emzikli inekler başlangıçta terleyerek, nefes nefese kalarak, daha fazla su içerek ve mümkün olduğunda gölge arayarak hafif ısı stresine tepki verirler. Daha yüksek sıcaklıklarda inekler daha az yem yerler, bu da süt, et, döl veriminde üretiminde düşüşe yol açar.

Bununla birlikte, iklim değişikliği tahminleri aynı zamanda Ülkemizin daha fazla ısı dalgası yaşayacağını ve bunun da daha fazla süt, et kaybına yol açacağını göstermektedir. Hayvancılığa bağlı verim kayıpları ilerde hayvancılıkla iştigal eden başta üreticiler, sektörle bağlantılı et, süt süt ürünleri üreten pazarlayan kurumlarda fakirleşme ile kendini gösterecektir. Ülkemizin vatandaşları ise hayvansal gıda yetersiz beslenmeye bağlı olarak çocuklarda gençlerde büyüme geriliği, yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklar oluşma ihtimalini görmek için kahin olmaya gerek yoktur. Bu tahminler, ısı stresi sorunlarını azaltmak için hiçbir şey yapılmadığında ortaya çıkması beklenen varsayımdır. Ancak dünyanın süt ürettiği ülkemizden çok daha sıcak olan birçok yer var ve hayvanların refahını korumak ve ısı stresinden ekonomik kayıpları en aza indirmek için yapılabilecekler hakkında çok şey biliniyor.

Bunlar, gölge sağlama gibi basit adaptasyonlardan fanların ve su buğulanma sistemlerinin kurulmasına kadar uzanır. Isı toleransının arttırılması için sığır yetiştiriciliği, mera bazlı hayvan yetiştirme sistemlerin korunmasında faydalı olabilecek bir başka potansiyeldir. Ayrıca, tarımsal faaliyetlerin yerini değiştirmek, dünya genelinde ekonomik zorlukları ele almak için kullanılan başka bir uygulamadır.

Bu rakamlarla donanmış çiftçiler, ağaç dikmek veya gölgeli alanlar kurmak gibi daha ucuz ve uzun vadeli seçenekler kullanarak daha sıcak olacak olan ülkemiz için planlamaya başlamalıdırlar.