Koronavirüsten sonra Türkiye'nin gündemi malum. Tabi ki de özellikle gıda ürünlerinde yaşanan fahiş fiyat artışları.
Gıda ürünleri ön planda ama, aslında neredeyse herşeyde fiyat artışı yaşanıyor. Her şey ateş pahası.
Daha önce de bu köşede dile getirdiğimiz gibi fırsatçılar, aç gözlüler, gıda teröristleri ülkenin içinde bulunduğu durumu fırsata çevirmek konusunda hiç vakit kaybetmiyor.
Hükümet de bu menfaatçilerle mücadele konusunda hemen harekete geçip bir takım tedbirleri hayata geçirdi ve geçirmeye de devam ediyor.
İşte bu mücadele kapsamında fahiş fiyat artışı ve stokçuluk denetimlerinde üretici, tedarikçi ve perakende işletmeye, denetimin yapılmasından itibaren verilen 10 günlük savunma süresi 7 güne düşürüldü ve artık savunma beklenmden ceza kesilebilmesine de karar verildi.
Her şey, vatandaşın menfaati ve yaşanan haksızlığa, hukuksuzluğa dur demek için.
Ancak hep söylediğimiz gibi cezalar yetersiz. Dolayısıyla da caydırıcı değil.
Para cezasını ödeyen yine kaldığı yerden devam ediyor.
Bu konuda Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin’in bir açıklaması var. Bu açıklamaya katılmamak elde değil.
Şahin’in önerisini dikkate almak gerektiğini düşünüyorum. Ne diyor Mahmut Şahin, “Piyasanın dengeleri ile oynayan, ülke ekonomisini kendi çıkarları uğruna güvensiz hale getiren firmalara acımak kamunun işi değil. Yeni düzenleme yerinde ancak cezalar yetersiz. Yaptırımlar caydırıcı olmadığı için fırsatçılıkları bitiremiyoruz. Cezayı yazmak için savunmaya gerek olmasın tabi ama yazılacak cezalar fırsatçıları ne kadar caydıracak? Elde ettikleri kar, ödedikleri cezadan kat be kat fazla olursa vazgeçerler mi? Stoklanan ürün ya da elde edilen kar tespit edilip bunun üzerinde bir ceza yiyeceğine emin olan stokçu bunu bir daha yapmaz.”
Sizce de haklı değil mi?