Vücudun tüm hücrelerinde aynı DNA bilgisi yer alır. Her hücrede 23 çift kromozom bulunur ve her kromozomun birer ucunda olmak üzere 92 adet telomer adı verilen parçacık bulunur.
Bunlar tıpkı ayakkabı bağcıklarının ucundaki plastik parçalara benzetilebilir. Telomer DNA’daki genetik bilginin korunmasını sağlar. Böylece hücrelerin mutasyona uğrayarak kanserli bir hücreye de dönüşmesini engellerler. Ayrıca hücredeki 92 telomerden sadece 1 tanesinin kritik düzeyde kısa olması o hücrenin ölmesi için yeterlidir.
Yaşlanma kaçınılmaz bir süreç olmak ile beraber artık bu süreci hızlandıran faktörleri daha da iyi anlamaya başladık. 2009 Yılında Nobel Ödülü kazanan telomer biyolojisine göre normalde bir insanın yaşam süresi 120 yıl olmalı. Ancak özellikle günlük yaşam içindeki tercihlerimiz ile bu süreyi giderek kısaltıyoruz.
Genetik miras insanların sağlıklı ve uzun yaşam süresi üzerinde sadece %20 düzeyinde etkili olurken, günlük tercihlerimiz 120 yıllık yaşam süresinin düşmesi üzerinde çok daha büyük etki gösteriyor. Aslında günlük alışkanlıklarımızı değiştirerek, iyileştirerek daha sağlıklı ve uzun yaşayabileceğimizi herkes biliyor. Ancak bilinmeyen ise bu tercihlerin DNA’mızın ucundaki telomer denen parçacıklara zarar verdiği ve yaşam süremizi bu yoldan kısalttığı yönünde.
Yapılan çalışmalar yaşlanma hastalıklarının telomer tedavisinin yanısıra günlük yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmek ile geri çevrilebileceğini hatta yeniden genç ve sağlıklı bir hale gelebileceğimizi ortaya koyuyor. Çünkü telomer adlı parçacıklar aslında kişinin biyolojik yaşını gösteren en önemli göstergelerdir. Telomerler kromozomların ucunda yer alan ve genetik bilgiyi hasardan koruyan parçacıklardır. Telomerlerde herhangi bir genetik kodlama bulunmaz. Ancak çok önemli başka bir görevleri daha vardır. Hücrenin kronolojik saatini tutan yapılardır.
Bedenin en önemli hayatta kalma stratejilerinden biri yaşlanmış olan hücreleri yeni ve sağlıklı olanlar ile değiştirmektir. Bunu da hücreyi kopyalayarak yapar. Ancak bu kopyalama işlemi sırasında telomer denilen yapılar tam olarak kopyalanamaz ve giderek kısalır.
Telomerlerimiz ilk doğduğumuzda yaklaşık 10 bin birim uzunluğundadır ve her bir kopyalama işlemi sırasında 50 birim telomer kaybederiz. Telomer uzunluğumuz 4 bin birime gerilediğinde ise yaşlılık nedeni ile hayatımızı kaybederiz. Yani arada 6 bin birim kullanılabilir telomerimiz vardır. 6000/50 işlemini yaptığımızda aslında maksimum yaşam süremizin 120 olduğunu buluruz.
Ancak kötü beslenme, egzersiz, stress gibi sebebler ile 120 yıllık süre, 70-80 yıla indiği gibi son 20-30 yılında da yaşlılık hastalıkları olarak bilinen kalp, kanser, alzheimer, diyabet gibi sorunlar baş gösterir. Dış görünüşümüz değişmeye başlar. Çizgilerimiz ortaya çıkar, cildimiz lekelenir, saçlar beyazlar ve seyrekleşir. Bunlar da yaşlanmanın dış etkileridir.
Yapılan klinik çalışmalarda ve laboratuvar deneylerinde yaşlı hücrelerin telomerlerinin uzatılması halinde tekrar genç ve sağlıklı hale gelebildikleri ve eski canlılıklarını, fonksiyonlarını yeniden yerine getirebildikleri gözlenmiştir. İnsanlardaki tüm hücrelerde de telomer uzunluğunu yöneten telomeraz adı verilen bir enzim bulunur. Telomeraz enziminin aktive edilmesi ile yaşlı bir hücre kısa bir süre sonra yeniden genç hale gelir
Maalesef bu tip bir tedavi de hücrelerin kanserleşme riskini arttırmaktadır.
Şu an elimizde bulunan, bu süreci yavaşlatabilecek ve hücrelerimizdeki hasarı en aza indirebilecek en etkili tedaviler antioksidanlardır. Bunlar da glutatyon, alfa lipoik asit ve mannitoldür.