Sakarya İHH 2019 Ramazan çalışmaları kapsamında Sudan'ın Darfur bölgesindeki insani yardım çalışmalarını yerinde koordine ve organize edeceğimizi öğrenince ilk iş olarak Sudan üzerine kitaplar okuyup haberlere göz atmaya başladım.
Sudan ile ilgili en güncel eserlerden olan 'Parçalanmadan Toparlanmaya' isimli kitabını okurken savaşlar krizler 100 yıl önce, 50 yıl önce, 20 yıl önce ve 10 yıl önce bitmiş geçmiştir derken 3-4 ay öncesine kadar olayların bir şekliyle devam ettiğini görünce tedirgin olmadım değil.
Bu tarihten itibaren algılarımız açıldığından mıdır yoksa tesadüf müdür bilmiyorum, her gün Sudan’da olaylar aratarak devam etti ve biz yola çıkmadan 2-3 hafta önce darbe ile zirveye ulaştı. Bir hafta içerisinde 4 kez darbe ile başkan değişti. Halk olayları halen devam ediyor.
Başkent Hartum’a indiğimizde konaklayacağımız yere varmadan eylemcilerin arasında kaldık diyebiliriz. Halk askerden ve diğer milletlerden bağımsız sosyal politikalar üretebilecek ekonomik kalkınmayı öncüleyecek bir lider arayışında. Sokak olaylarında her ne kadar sol görüşlü ve komünizm yanlıları ön planda olsa da ülkede nicelik anlamında azınlık oldukları için seçimle iktidar olamayacaklarını biliyorlar. Bu sebeple mevcut kaostan yararlanıp bir şekilde hükümette yer almak istedikleri de bir gerçek.
Sudan’daki sivil toplum kuruluşları ve halk darbeyi Amerika ya da başka yabancı ülkenin yaptığı tezini reddediyor. Eylemcilere destek vermiş olabilirler ama asıl mesele Ömer El Beşir’in 30 yıllık iktidarında halkın ve çağın ihtiyaçlarını karşılamadığı, ekonomiyi yönetemediğidir.
Ömer El Beşir, seçimlerde yeniden aday olmayacağını açıklaması halkta büyük bir memnuniyet yaratmışken, son dakika tekrar gireceğini açıklaması üzerine halkta infial yaratmıştır ve fitili ateşlemiştir.
Sudan halkı son derece ihtiyaç sahibi yoksul ve yoksunluğa terk edilmiş desek çok yanlış olmaz. Ancak birkaç metrekarelik kamıştan baraka mı diyelim kaldıkları yerlerde toprak üzerinde oturup yatan, mobilya, elektrik su olmayan köylerde insanların şükrünü ne kadar takdir etsek az kalır.
Nerdeyse hiçbir şeye sahip olmayan bir amcaya bizden bir isteğin bir talebin var mı diye sorduğumuzda Allah’a şükür diyerek bir ihtiyacının olmadığı cevabını hangi bilim dalı açıklar bilmiyorum.
Sabır, şükür ve tebessüm Sudan’da bir başka güzel. Başkente bin 200 km uzaklıkta Darfur’da 55 derece sıcaklıkta, çöllerde arazi araçlarıyla saatlerce yol gidip nerdeyse hiçbir şeyi olmayan insanların hiçbir taşkınlık, izdiham ve kargaşa olmadan kumanyalarını aldıklarına şahit olurken kendi hayatlarımızın muhasebesini yaptık da... Hesabını nasıl vereceğiz bilemedik.
Sudan’da Uluslararası Kuzey Afrika Üniversitesi’nde öğrenim gören 80 farklı ülkeden 500 öğrenciyle yaptığımız iftarda Türk Bayraklı t-shirt giyen Nijerli bir kardeşimizle tanıştık. Maarif Vakfı'nda görev yapan Türk Müdür ve öğretmenimizle Sudan sosyolojisi üzerine konuştuk. Nyala Türkiye Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimimizden ülkenin en büyük ve en donanımlı hastanesi olduğunu öğrendik. Yolda yeleğimizdeki al bayrağımızı gören Sudanlı kardeşlerimizin sevinçle Türkiye Türkiye selamlarını aldık.
5 bin km uzaklıkta dünyanın öbür ucu gibi gelen kara kıtada çölün ortasını aslında gönlümüzün ortası kılan ümmetin yüz akı İHH iyi ki varsın.