Artan dünya nüfusu, nüfusa göre azalan dünya ekonomik amaçlı üretilen hayvan sayıları beraberinde bu hayvanlara karşı olan talebi doğurmuştur.İnsanoğlu var oldukça da bu talep devam edecektir. Ayrıca biz Müslümanlar kurban kesmekle mükellefiz. Dolayısıyla milyarlarca Müslüman’ın bu hayvanlara dini olarak da zorunlu ihtiyaçları söz konusudur.

Dünya ölçeğinde baktığınızda yeterli ya da bol miktarda hayvan mevcut değildir. Bu da gerek ülkemizde gerekse dünyada ciddi bir pazar olduğunun kanıtıdır. Anadolu yarım adası tarım ve de hayvancılık için ideal bir coğrafyadır. Bu topraklarda hayvancılığın gelişmesi için her şey mevcuttur.

Kaba yem, fenni yem, iklim, insan gücü, veteriner sağlık teşkilatı, pazar vb. tek eksiklik insanımızın istek ve de çalışma arzusu. Üretilen hayvanların satılamaması diye bir şey söz konusu değildir. Herkesin malumu biz zaman zaman maalesef hayvan ithal ediyoruz. Sorun olarak maliyetle ilgili sorunları ileri süren vatandaşlarımız gerçeği görmüyorlar.

Bu sektörde asıl sorun meralardır. Meraların korunmasıdır. Ahır işletmelerinde toplam giderlerin % 70’i yem giderleridir. Siz bu giderleri ne kadar aşağı çekerseniz, işletmenizin karlılığı o oranda artacaktır. Bu bilimsel bir gerçektir. Mevzuat ve de yasalar çerçevesinde imkanı, durumu hayvancılık için uygun olan herkese hayvancılık yapmayı tavsiye ediyorum. Yetiştirilecek olan her hayvan gerek kendi aile bütçesine gerekse ülke bütçesine katkıda bulunacaktır. Bu sayede ithal eden değil ihraç eden ülke konumuna geçeceğiz.

Hayvancılık sektörünün canlanması sektörle ilişkili birçok sektörü harekete geçirecektir. Direkt ya da endirekt milyonlarca insanı iş sahibi yapacaktır. Üretim fazlası ile dünyaya milyarlarca dolarlık ihracat yapmak hayal değildir. Bu sektörü atıl duruma bırakmak doğru değildir.